|
|
|
HÜSNÜ BALA KİŞİSEL SİTESİ |
|
|
|
|
|
|
|
Ana Sayfa |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Eylülde gel
o şafakta
kar ve buz içinde
dökülmüş yapraklar arasından...
Eylülde gel
hüznün efkarlı yüzüyle pençeleşsin zaman
ne pişmanlık olsun içinde
ne de düşmanlık...
yırtılan göğün sesiz çığlıklarıyla kuşatılmış bir coğrafyada,
sessizce akan ırmaklar eşliğinde
senfoniler ve melodramların büyütüldüğü
mavi gökyüzünü getirdim sana
al koynuna, sar özleminle...
sarıl sımsıkı...
Of be sevgili of !
sana mı kalacaktı bu yüreği yarıp ikiye
sevgiden bitap düşürtmek
of be sevgili of
sana mı düşecekti yitirilmiş bir düşüncenin sonsuzluğunda,
kıyıda köşede düşlerle muhattab olmak...
www.kitapvitrini.com/tag/acinin-iklimi.html
bir failsin şimdi Eylül'de,
tanıklığın hükümsüzdür kıyamında yaşananların,
kalk getir bütün benlikleri kendine,
özüne davet et kahrolunmuşlukların ortasında sıyırırcasına,
kalk çağır özüne benlikleri, kaybolmuşlukları,
gıyabında acı çek, kahrettir kendine küstürülmüşlükleri,
suskunlukları kuma göm, betondan duvarlar ört üstüne,
kendine pay et tüm sevgileri, tüm sevgileri kendinde bütünleştir...
//H.BALA//
...işte gidiyor martılar Zelal,
Sen öyle hasretler büyüt kış/lar/ın koynunda,
Bahar/lar/a gebe kal,
Sonsuzluğun gizinde yıkat acılarını,
İşte gidiyor deniz ve rıhtım...
Zelal; bir bir terk etmekte her şey bizi,
Gölgemiz, derimiz, yüzümüz, kanımız...
//H.BALA//
|
|
|
|
|
|
|
|
|
DİKKAT |
|
|
|
|
|
|
Bir Kentin Buruk Rüzgarları adlı Şiir kitabım ikinci baskısıyla
yakında piyasada... |
|
|
|
|
|
|
|
Bir Kentin Buruk Rüzgarları |
|
|
|
|
|
|
|
Günün Sözü |
|
|
|
|
|
|
Ölmezden önce ölmek, dünyanın zevklerinden ve hayvani hırs ve şehvetlerinden sakınmaktır. Onu yapabilen insan, şüphesiz ki; hakiki varlık ile birleşir. Ve sonsuz hayat ile diri olur. Ancak insanlar dünyanın bin bir türlü çekici ve aldatıcı zevkinden, çeşit çeşit yakıcı hırslarından ayrılmadıkları için buna gönül vermezler.
-Şeyh Bedrettin
|
|
|
|
|
|
|
|
Kısa bir şiir |
|
|
|
|
|
|
...
"yağmur" ten'e yağar,
sen de can'a yağarsın,
biliyor musun sevgili !
aranızdaki fark ruh ve bedendir
...
H.BALA
|
|
|
|
|
|
|
|
Kısa Öykü |
|
|
|
|
|
|
Ağlayan Kız ve Balığın Hikayesi
Bir gün kapı çalmış. Ama kapıda kimsecikler yokmuş. Kapının önünde yalnızca bir kavanoz. Etrafa bakınmış kimseyi görememiş. Almış içeri kavanozu. Gözleri yaşlı açmış kapağını. İçinde turuncu bir balık görmüş. Tam o sırada gözlerinden bir damla gözyaşı damlamış kavanoza. Balık birden kıpırdanmaya başlamış. Daracık kavanozun içinde oradan oraya dönmüş durmuş. Kız anlam vermemiş neler olduğuna. Daha çok ağlamaya başlamış. Üzülmüş balığın haline Ağladıkça damlalar kavanoza dökülmüş.Balığın rengi morarmaya başlamış. Sonra anlamış gözyaşlarının küçük balığı zehirlediğini.Hemen gidip suyu değiştirmiş. Balık tekrar canlanmış eski haline geri dönmüş.Aradan günler geçmiş. Kız balığına şarkılar söylemiş durmadan. Dertleşmiş derdini anlatmış. Balık dinlemiş. Ama ağlamamış hiç. Balığım ölmesin diye. İçine akıtmış gözyaşlarını. O kadar çok sevmiş ki küçük balığı hiç ağlayamamış, hiç belli edememiş.Ama günler geçtikçe kız hastalanmaya başlamış. Rengi solmuş. Halsiz kalmış. Kimse ne olduğunu anlayamamış. Ama kimse bilememiş, içine akıttığı gözyaşlarının kendisini zehirlediğini. Asıl ağlarken daha mutlu olduğunu, zehrini böyle dışarı akıttığını kimse öğrenememiş. Ondan geriye yalnızca turuncu bir balık kalmış… Daha mı değerliydi uğruna gözyaşlarımızı sakladığımız.. kendimizi zehirlemek daha mı kolay.. saklanmak.. kaçmak çözüm mü? Daha mı değerli turuncu balıklar? Daha mı değerli kendi hayatımızdan? Durma ağla. Durma akıt gözyaşlarını. Dök içindekileri, bırak gitsin gidenler. Bırak ölsün balıklar, bırak kırılsın kavanoz. Elbet bir balık var gözyaşlarında canlanacak, elbet bir kavanoz var gözyaşlarından kırılmayacak. Elbet bir balık var seni ağlatmayacak, gözyaşlarını dindirecek, senin sesinle konuşacak. Gözyaşlarında bir sorun yok… Kapında bile olsa, tek mesele yanlış balık, yanlış kavanoz. Ya da yanlış zaman yanlış insan.
-Alıntı |
|
|
|
|
|
|
|
Şiirlerim için resmi adres |
|
|
|
Bugün 16381 ziyaretçikişi burdaydı! |